TOROSLAR  VE  ÇEVRESİNDE  BULUNAN

SÜSTAŞI  MİNERALLERİ

İÇİNDEKİLER

1. GİRİŞ

Çalışma alanı Doğu Toroslar da Osmaniye iline bağlı kaypak-yarpuz köyleri sarasında kalan 40 km2’lik alanı kapsamaktadır. 1988-1990 yılları arasında bu çalışma sürdürüldüğü tespit edilmiştir. Saha çalışmaları, laboratuar, çalışmaları şeklinde yapılmıştır. Kamışlı. karakuz Adana’ya 100 km uzaklıkta bulunmaktadır. Çalışma alanı özellikle dağlık. engebeli ve dik yamaçlı morfolojiye sahiptir. Yörede karasal iklim Yaklaşık olarak 1600 km2’lik alanı kaplayan ofiyolit serisinin genelinde diyabaz dayklarının çok olmasına rağmeıı inceleme alanı içerisinde çok az rastlanmıştır.[1]

Manganez yataklarının bulunduğu bölge Çukurova baseninde GB-KD uzanımlı Misis karmaşığının orta kesimlerind; Adana ili Ceyhan ilçesinin yaklaşık 15 km güneyinde ve çevre tepe köyü ile narlık köyü arasında yer almaktadır.

Akkaya köyü Adana ilinin yaklaşık 110 km kuzeyinde Feke horzum sınırları arasında yer alır. İnceleme alanı 10 km bir alanı kapsamaktadır. Akdeniz ikliminin egemen olduğu bu bölgede bulunan inceleme alanı kuzeye doğru karasal iklime bırakmaktadır. Feke yöresi gerek jeolojisi gerekse Fe, Pb, Zn cevherleşmeleri açısından doğu Toroslar jeolojisinde kilit bölgedir.

Hatay-kisecik altınlı kuvars damarlarının bulunduğu bölge kızıldağ ofiyolitinin güneydoğu kesiminde. Antakya il merkezinin 1l km kuzeybatısında yeralır. Kızıltepe ve Delikli Tepe diyabaz dayklarıyla çevrili kuvars damarları içinde bulunur. Tektonik zonlar ve diyabaz daykları arasındaki zayıf zonlara yerleşen altınlı kuvars damarlarının kalınlıkları 10-140 cm arasında değişmekte parajenezde sülfürlü mineraller hakim durumdadır.

            2. MATERYAL VE METOD

            İncelemesi yapılan bölgelerin öncelikle jeolojik özellikleri araştırılmıştır.Daha sonra bu bölgelerde arazi çalışmaları yapılmış ve araziden kayaç ve mineral örnekleri toplanmıştır.Toplanan örneklerin laboratuar incelemesi yapılarak , ince kesit incelemeleri yapılmıştır.İnce kesit incelemeleri Polarizan mikroskobunda yapılmış ve ince kesitler içinde bulunan mineraller ve miktarları tespit edilmiştir .

2.1. Mikroskoplar Ve Büyütmeler

Uygun büyütme kullanılarak süs taşlarını doğru tanımlamak çok önemlidir. Büyüterek inklüzyonları doğal olanlarla insan yapımı olanları ayırt etmek adına önemlidir. Etkili şekilde büyütme tekniği, iyi ekipman ve süs taşının karakterlerini bilmek büyütmeyi daha yararlı kılacaktır. Yararlı büyütme tekniklerini bulmaya çalışmak, farklı süs taşları arasındaki ayrımı yapmada ve kalitesini tahmin etmede hileli yöntemlerle oluşan görüntüleri ortaya çıkarmakta önemlidir.


loupe10s

    Şekil 2.1: El lensleri ve Gemoloji mikroskobu

 

Polarizan Mikroskop

Optik mineraloji mineralleri tanımaya çalışırken alet olarak özel bir mikroskop kullanır.  Bu mikroskobun olağan mikroskoplardan farkı polarizör ve analizör adı verilen iki nikol prizması kapsamasıdır.  Bu nedenle bu mikroskoba polarizan mikroskop adı verilmiştir.  Polarizan mikroskobu ilk defa 1834 yılında Talbot tarafından yapılmış, teknik ilerledikçe günümüze dek birçok özel amaçlar için mikroskoplar yapılmıştır. 

3. BULGULAR VE TARTIŞMA

3.1. YARPUZ – KAYPAK (OSMANİYE) BÖLGESİ JEOLOJİSİ

İncelenen alan Doğu Toroslarda  Osmaniye ilinin Kaypak- Yarpuz köyleri arasında kalan 40 km² lik alanı kaplamaktadır.Kaypak – Hacıdağı bölgesinde çok güzel fosiller, nümmülitli kalkerler geniş yer tutar.Üst kısımlarda renk ve görünüm daha temiz ve parlaktır. Üst kısımlarda parlak gri ince kristalli kireçtaşları gözlenir. Çatlaklar genellikle demiroksit tarafından doldurulmuştur. Alt seviyelerde renk griye döner ve kalem şekilli eklem yapısı gösterirler.Paleosen – Eosen kireçtaşları ofiolitik  seri üzerine uyumsuz olarak gelir. Bu seviyenin üzerinde ise diskordansla gelen Miosene ait konglomera ve kumtaşı seviyeleri görülmektedir.

      1. Miosen  

 Çalışma alanının geniş bir kısmını kapsayan kırmızı konglomera birimi ile başlayıp üste doğru gri konglomera ,şeyl , kumtaşı ,resifal kireçtaşı birimi ile devam eden seri bu yaş ile temsil edilmektedir. Genel olarak arazi , bitki örtüsü yumuşak bir morfolojiye sahiptir.

Kayaçlardan alınan ince kesit örneklerinde küçük kalsit minerallerinin hakim

olduğu gözlenmiştir. Özellikle Kaypak , yarpuz , yanıkkışla , karayiğit , gomalak tepesi çalışma bölgesinde iki renk hakimdir.(Kırmızı ve gri)

3.1.1.1. Kırmızı Konglomera

Bu birim miosen istifinin en alt bölümünde yer alır. Kırmızı renkte , kaba , yuvarlak görünümündedirler.Bünyelerinde 2 – 20 cm arasında değişen boyutlarda ofiolit parçaları bulundurmaktadırlar. Bununla birlikte çok miktarda parçalar halinde talk içerirler. Talk damarlar şeklinde kırmızı konglomera birimi içinde gözlenmektedir. Yaklaşık birim kalınlığı 100 – 150 m civarındadır. Konglomeraların kırmızı rengi bol miktarda radyolarit parçaları içermeleri veya alt serilerdeki hidrotermal aktivasyonunun etkisi sonucu oluşmuştur. Arazide ince veya iri bol radyolarit , peridotit ,daha az miktarda spilitik bazalt , kireçtaşı bulunmaktadır. Daha önce yapılan ince kesitlerin mikroskopta incelenmesiyle bazı mineral ve kayaç parçaları tespit edilmiştir.

Ofiolit Parçası : Bol miktarda radyolarit , dünit , harzburjit parçalarından oluştuğu anlaşılan serpantinleşmiş peridotit parçacıkları , irili ufaklı taneler halinde görülmektedir.

Spilitik bazalt parçası : Serpantinleşmiş peridotit parçalarına nazaran daha az miktarda gözlenmektedir. Parçalar içinde zeolit , klorit mineralleri fazla miktarda bulunmaktadır.

Kuvars : Diğer kayaç parçaları ve minerallere göre daha az bulunmaktadır.

Zeolit : Fenokristal olarak bazı örneklerde oldukça boldur. İri ve güzel görünümleriyle kolaylıkla fark edilebilmektedir.

Opak mineral : Az miktarda opak minerallere rastlanmıştır. Bu minerallerin manyetit olduğu tahmin edilmektedir.

Kireçtaşı Parçaları : İri kalsit minerallerinden oluşmaktadır. Dilinimli özellikleri , pleokroizması ve pembemsi rengi ile ayırdedilmektedir.

Kalsit : İncelenen tüm kesitlerde çimento maddesi olarak rastlanmaktadır. Bağlayıcı madde olarak gözlenen kalsit minerali bazı kesitlerde demirle birlikte görülmektedir.

3.1.1.2. Gri Konglomera

Kırmızı konglomeralar üzerinde geçişli olarak devam eden , yaklaşık kalınlığı 90-100 m civarında olan bu birim arazide gözlenen gri rengi ile diğer birimlerden kolaylıkla ayırdedilmektedir. Çimentolanması , kırmızı konglomeralardan daha gevşektir. Bünyelerinde bol miktarda ofiyolit parçaları , kireçtaşı parçaları , spilitik bazalt parçaları bulunmaktadır. Kırmızı konglomeradan farklı olarak radyolarit parçası içermemektedir. Bu yüzden diğer parçaların çokluğu arazideki görünüşünü gri ve koyu renkli göstermektedir. Bu alanda makro fosile rastlanmamıştır. Bu seri elemanlarının dağılgan özellikleri  sonucu ince kesit incelemeleri yapılmamıştır.

3.1.1.3. Şeyl ve Kumtaşı

Gri konglomeralar üzerinde uyumlu bir şekilde bulunan grimsi yeşil renkte şeyl , gri-yeşil renkte şeyl , siltli şeyl , fillad ve kumtaşları 200 m civarında bir kalınlığa sahiptir. Şeyl ve kumtaşlarına sadece Armutlu tepesi kuzeyinde Yarpuz mevkiinde rastlanmaktadır. Oldukça ince tanelidir . Bu seride özellikle taban kısmında çok sayıda ostrea kavkıları içermektedir. Bu kavkılar kaypakta tabakalar arasında parçalar halinde istiflenmiş , Yarpuz da ise kumtaşı biriminin altında bol miktarda bulunmaktadır. İnce kesit incelemelerinde tespit edilmiş şeyl ve kumtaşı içersinde bulunmaktadır.

Şekil 3.1 : Araziden alınmış ölçeksiz stratigrafik dikme kesit

Kuvars : Düzensiz sivri köşeli , küçük kristaller halinde bol görülmektedirler. Renkleri beyaz ve parlaktır dalgalı sönme göstermektedirler.

Ofiolit parçaları : Tam ayrışmış serpantinleşmiş parçalar şeklinde bulunmaktadır. Köşeleri kısmen yuvarlaktır.

Muskovit : uzun ve ince şekilde gözlenmektedir. Pleokroizma göstermemektedir.

Plajioklaz : Fazla miktarda görünmektedir. Ksenomorf ve ayrışmışlardır. Bu yüzden anortit miktarı tespit edilmemektedir.

Kireçtaşı parçaları : Düzensiz keskin köşelidirler. Kalsit mineralinden oluşmaktadırlar.

Kalsit : Bağlayıcı malzeme olarak kullanılmaktadır. Kesitlerin çoğunda rastlanmaktadır.

Opak mineral : Çok miktarda bulunmaktadır. Manyetit az olarakda kromit bulunmaktadır.

Ofiyolit kayalara Amanos ların doğusunda rastlanmaktadır.

3.1.2. Bazik Volkanitler

Ofiyolit seri içinde bazik volkanitler adı altında yastık debi gösteren bazaltlardır. Bu kayaçlar gerek makroskobik gerekse mikroskobik incelemeler sonucunda spilit,  spilitik bazalt, az olarakda bazalt türlerine rastlanmaktadır. Sahada bordo gri sert,  kırıklı, gözenekli , gaz boşluklu yer yer ayrışımlı soğan kabuğu şeklinde bir görünüm sunar.Gözenekler 0,1-2 cm arasında değişmektedirler.

3.1.3. Spilit

 Albitofir dizisine bağlı taşlardır. Diğer bir deyişle yüksek sıcaklık ferromagnezyen minerallerinin yerine serpantin,  klorit, kalsit, epidot, zeolit gibi düşük sıcaklık hidrotermal minerallerinin yer aldığı kayaçlardır. Mafik minerallerin oranı spilitlerde bazaltlarla aynı orandadır. Bunlar , Hornblend, ojit, olivin, albit vb’lerinden oluşan bir hamur içinde yüzmektedirler.

Spilitler soğuk bir magmadan oluşmuşlardır. Çok kalın su kütleleri altında deniz dibine yayılmış magmaların ürünüdür.Bunlar eski normal bazaltlar olup , hafif bir rejyonal metamorfizma ile bugünkü mineralojik bileşimlerine kavuşmuşlardır.

3.1.4. Spilitik Bazalt

İnceleme sahasında bordo–gri renkte olup melanokrat olarak gözlenmektedir.İkincil olarak boşluk dolgusu şeklinde yerleşen mineraller bol miktarda gözlenmektedir . Düzensiz gaz boşlukları tüm spilitik bazaltlarda görülmektedir. İnce kesit incelemelerinde bazı kayaç parçaları ve mineraller görülmektedir.

Plajioklaz : Hakim minerali oluşturmaktadır . Tektonizmadan ileri gelen kıvrımlar ve kırıklar bol miktarda görülmektedir.

Olivin : Üçüncü hakim mineral şeklinde ve subotomorf – ksenomorf  şeklindedir. İleri derecede ayrışma gözlenmektedir. Ayrışma ürünü olarak serpantinleşme esas olarak gözlenmektedir.

Piroksen : İrili – ufaklı kristaller şeklinde görülmektedir . Ayrışım ürünü olarak kloritleşme gözlenmektedir . Çoğu zaman stresten dolayı kırıklı bir yapı göstermektedir.

Klorit : Düzensiz boşluk dolgusu şeklinde ve ayrışım sonucu oluşmaktadırlar.

Opak mineraller : Bol miktarda genellikle ufak taneler şeklinde görülmektedirler.

3.1.5. Tüf

Gri – yeşil renkte fazla olmamakla birlikte düzensiz gaz boşlukludur . Çulhalı ve Yanıkkışla köyü güneyinde bulunmaktadır. İçerisinde plajioklaz, olivin, piroksen, amfibol, klorit ,zeolit ve opak mineraller bulunmaktadırlar.

Plajioklaz : Hakim minerali oluşturmaktadırlar. Mikrolitler daha az olarak ta fenokristaller şeklindedir. Kristaller, subotomorf – ksenomorf görünümündedir. Ayrışım olayı oldukça fazla görülmektedir.

Olivin : İkinci hakim mineraldir. İrili ufaklı taneler şeklindedir. Ksenomorf, tamamen ayrışmış ve ayrışma ürünü olarak (demirli ayrışım) iddingsitleşme ve serpantinleşme görülmektedir. İddingsit mineralleri çoğu zaman opaklaşmışlardır.

Piroksen : Daha çok ksenomorf özellikte , çok miktarda mikrogranül halinde gözlenmektedir. Fenokristalleri hemen hemen  yoktur. Ayrışım ürünü olarak uralitleşme gözlenmektedir.

Amfibol : Fenokristalleri azdır. Piroksenlerin uralitleşmesi sonucu ortaya çıkmışlardır. Dilinimleri çok az görülmektedir.

Klorit : Bademsi boşlukları dolduran klorit gülü şeklinde oldukça iri ve fazla olarak kesitlerde gözlenmektedir. Tek ve çift nikolde yeşil renkte görülmektedir.

Zeolit : Çoğu zaman klorit ile iri bademsi boşluk dolgusu şeklindedir. Tek ve çift nikolde renksiz olup sferolitik olarak hemen tanınabilecek özelliktedirler.

Opak mineral : Çok miktarda ufak parçalar halinde iddingsit minerallerinin opaklaşması şekillerinden ibarettir .

3.1.6. Bazalt

Kaypak köyü batısında çok dar bir alanda spilit özellikleri göstermeyen bazalt örneklerine rastlanmıştır . İçinde plajioklaz, piroksen, amfibol, olivin, klorit ve opak mineraller bulunmaktadır . Siyahımsı gri renkli ve irili ufaklı köşeli bloklar halinde olup sedimanter birim içinde bulunmaktadır .

3.1.7. Gabro

Eğreltili yayla civarında irili ufaklı keskin bloklar şeklinde görülür. Sahada koyu renkte olup melanokrattır. Taneli strüktür gösteren kayacın ana mineralleri piroksen ve plajioklazdır.

3.1.8. Peridotit

Eğreltili yayla, tozaklık dağı, karayiğit köyü güneyinde görülür. Bu kayaçlar sahada saydam, yeşil, koyu kahverengi görünür. Birbirine dik veya eğik olarak kesen çok kırıklı ve çatlaklı bir yapı göstermektedir. Arazide çoğunlukla alterasyon ürünü olan serpantinitler şeklinde görülmektedir.[1]

3.2. KAMIŞLI – KARAKUZ (POZANTI / ADANA)  KROM YATAKLARININ JEOLOJİSİ

3.2.1. KROM

Kimyasal sembol : Cr

Atom no : 24

Atom ağırlığı : 51

Grup no : 6

Periyod no : 4

İnceleme alanı Adanaya 100 km uzaklıkta pozantının doğu kesiminde Kamışlı – Karakuz yerleşim yerleri arasında bulunmaktadır .

3.2.2. Ofiyolit

 Ofiyolit terimi bazik ve ultrabazik kayaçların belirgin topluluğunu ifade eder. Ofiyolit aynı zamanda okyanusal kabuk veya üst mantonun parçaları olarak ta düşünülür.

Ofiyolit serisi içinde harzburjit hakim kayaçlar olmak üzere dünit , piroksenit, gabro ve diyabaz daykları bulunur. Çalışma alanı özellikle dağlık, engebeli, dik yamaçlı morfolojiye sahiptir. Pozantı–Karsantı  - Faraşa ofiyolit serisi bazik ultrabazik bileşimli metamorfik istifler taşıyan bir seridir .

            İnceleme alanı içinde tektonitler çevrelerinde olmak üzere içlerinde bulunan dünitlerle dünit kılıfı ile kaplı podiform kromit kütlelerinen oluşmaktadır . Tektonitler dünit ve kromit içeren harzburjitlerden oluşmaktadır.  Harzburjit örnekleri genel görünümüyle koyu zeytin yeşili rengindedir.  Işığa karşı tutulduğunda parıltılarıyla ve lupla daha iyi görülebilen kromit kristalleri hemen tanınabilir.  Harzburjit yüzeylemeleri ona tipik kırmızımsı rengi veren çok ince limonitli bir kılıf ile kaplıdır.  Tektonitler içinde bulunan harzburjitler deformasyon ve alterasyon nedeniyle bozunmuşlardır.  Aşınmanın ilerlemiş olduğu yüzeylerde aşınmaya dirençli olan ortopiroksen kristallerinin çıkıntılar halinde dizilimi ile kayaçta belli mineral yönelimi görülmektedir .

              Harzburjitlerde ikincil mineral olarak serpantin , klorit , tremolit ve talk bulunmaktadır . Olivinler özşekilsiz olarak görülmektedir. Deformasyonlar sonucunda kristaller çatlamış , parçalanmış , daha büyükçe kristallerin etrafında küçük parçalar şeklinde bulunmaktadır .

İnceleme sahasında kaklık deresi boyunca bulunan ocaklarda nodüllü kromitlere rastlanmaktadır . Nodüllü kromitlerde çizgisellik belirgin olarak görülmektedir .

            Tektonitler içindeki kromitler saçınımlı , ince bantlı ve masif türdedir . Kromit yatakları çoğunlukla ince bir dünit kılıfı ile çevrili halde bulunmaktadır . Gerdağı çevresinde bulunan krom yatakları düzensiz mercekler şeklinde dünit kılıfı ile kaplıdır . Yörenin tüm ofiyolit kökenli kayaç örneklerinde büyük bir alterasyon ve deformasyon gözlenmektedir . 

Yaklaşık olarak 1600 km2 alan kaplayan ofiyolit serisinin genelinde diyabaz dayklarının çok olmasına rağmen incelenen alanda çok az rastlanılmıştır. Bu yörede bölgesel jeoloji, tabanda Kretase yaşlı platform tipi karbonatlar , bunun üzerinde senoniyen havzasında çökelen Senoniyen istifi , en üstte ise allokton konumlu ofiyolit serisi şeklinde stratigrafik istif izlenir .Tektonitler harzburjit ve dünit bileşimli olup foliasyon, lineasyon, ve izoklinal olarak gelişmiş özellik gösterir .

Tektonitlerde izlenen diğer bir yapı şekli de bileşimsel katmanlama , litolojik değişim, litolojik katmanlanma gibi isimlerde adlandırılan dunit-harzburjit –piroksenit şeklinde olan ardalanımlardır.[2]

 

Resim 3.1. Kromit Minerali

Şekil 3.1. Yer bulduru haritası

Şekil 3.2.: İnceleme sahasının genelleştirilmiş stratigrafi kesiti

Şekil 3.3.: Genelleştirilmiş okyanus kabuğu ile ofiyolit dizisini karşılaştıran kesit

Şekil 3.4.: İnceleme sahası içinde kalan ofiyolitin genel yapısı

Şekil 3.5.: Tektonitlerdeki yapısal öğeleri gösteren blok diyagramı (ok işaretleri yapraklanma düzlemi üzerinde çizgiselliği gösterir).

3.3. ÇEVRETEPE MANGANEZ YATAKLARININ JEOLOJİK İNCELENMESİ

Çevretepe manganez yataklarının bulunduğu bölge Çukurova Baseni’nde GB-KD uzanımlı Misis Karmaşığı’nın orta kesimlerinde; Adana ili Ceyhan ilçesi’nin yaklaşık 15 km güneyinde  ve Çevretepe Köyü ile Narlık Köyü aradında yer alır. Manganez yatakları, miyosen sonundaki bindirmeyle bölge istifi üzerinde yer alan büyük büyük olistolistleriyle karakterize olmuş volkanojenik isalı  formasyonu içersinde kuzeydoğuda Dokuztekne Köyü’nde güneybatıda Çelemli Köyü’ne kadar uzun bir hat boyunca yüzlerce mostra vererek ortaya çıkarlar. Bunlar gibi Çevretepe Köyü güneybatısındaki yataklar da tamamıyla spilit içerisinde bulunmaktadır.

Özel bir şirket tarafından halen işletilmekte olan Çevretepe manganez yataklarından ilk cevher satışı 1988 de olmuş; günümüze kadar bu satış aralıklarla devam ederek yaklaşık 55 bin tonu bulmuştur.

Manganez yataklarını içerisinde bulunduran saha Alt Miyosen (Akitaniyen) yaşlı olistostromik isalı formasyon’un tipik jeolojik niteliklerine sahiptir.

İkincil simektit, klorit, zeolit (başlıca natrolit) , karbonat kuvarz ve hematit gelişmesiyle karakteristik zeolit fasiyesinde yani düşük sıcaklık-basınçta metamorfizma geçirdiği saptanmıştır.

İnceleme alanında spiritleşmiş bazaltların altera oldukları yerde çok renkli olmakla birlikte genel olarak kahverengi,kırmızı, açık koyu yeşil yada bunların karışımı tonlardaki renklere sahip oldukları saptanmıştır.

Şekil 3.6.: İnceleme alanı Çevretepe köyü ile Çıplak tepe arasında alınan enine kesit

3.3.1. MANGANEZİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Periyodik cetvelin 25. sırasında yer alan; atom ağırlığı 54.938 ve özgül ağırlığı 7.43 olan manganez elementi (Mn) yerkabuğunda ortalama % 0.1 lik derişimiyle en bol bulunan 12. elementtir. İlk defa, 1774 yılında İsveçli kimyager Scheele tarafından saptanmıştır.

2+ değerliğe sahipken düşük  iyon potansiyelli olması sebebiyle kolayca çözeltiye geçebilen manganez doğada pek çok minarelin bünyesinde bulunabilmektedir.

Şekil 3.7.: İnceleme alanı genel Jeoloji haritası

Plajiyoklaz: Kesitlerin büyük bir kısmında bolca gözlenmektedir. Daha çok mikrolitik çubuklar şeklinde olmakla birlikte, sferolitik dokuda olanına da rastlanmıştır. Genellikle albitleşmiş, kısmen de kalsitleşmişlerdir. Bunların naplajiyoklaz oldukları tespit edilmiştir.

3.3.1.1. Plajioklaz Grubu (Plagıoclase Group)

NaAlSi3O8 – CaAl2Si2O8

Kimyasal bileşim: Plajioklazlar albit (NaAlSi3O8), oligoklaz, andezin, labrador, bitovnit ve anortit (CaAl2Si2O8) minerallerinin oluşturduğu izomorf bir seridir.

Kristal sistemi: Triklinik.

Kristal şekli ve biçimi: Kristaller prizmatik veya levhamsı; ayrıca kütlesel, tanesel.

Özgül ağırlık: 2,6 - 2,8.

Sertlik: 6,0 - 6,5.

Dilinim: İki yönde iyi gelişmiş dilinimi vardır.

Kırılma yüzeyi: Pürüzlü.

Renk ve saydamlık: Genellikle beyaz, bazen pembe, yeşilimsi veya kahverengimsi. Saydam, yarı saydam.

Parlaklık: Camsı; bazen dilinim yüzeyinde inci parlaklığı.

İkizlenme: Albit, Periklin, Karlsbad, Baveno, Manebach.

Ayırt edici özellikler: Feldspatlardan, tekrarlanan albit-periklin ikizleri ile ayırt edilir.

Oluşum ve parajenez: Plajioklazlar geniş yayılım gösteren minerallerdir. Magmaük kayaçların ana minerali olup, kayaç sınıflamasında baz olarak alınırlar. Genel olarak sodyumca zengin plajioklazlar asitik kayaçlar için, kalsiyumca zengin plajioklazlar ise bazik karakterindeki kayaçlar için karakteristiktirler. Metamorfik kayaçlar ve detritik sedimanlarda yaygın olarak bulunurlar. Kalsiyumlu plajioklazlar meteoritler ve aytaşlarında da bulunurlar.

Kullanım alanları: Seramik sanayisinde kullanılırlar.

Kalsit: Bazı örneklerde yoğun gaz çıkışı sonucunda meydana gelmiş bademsi boşluklarda, mineral çatlaklarında ve mineraller arası çatlaklarda ikincil olarak gelişmişlerdir.

Kuvars: Bazı örneklerde küçük taneler halinde seyrek olarak; bazılarında bademsi boşluklarda yer yer kalsit ve zeolitle birlikte izlenir. Kalsite göre daha az yer kaplamıştır.

Opak: Plajiyoklazlar arası boşluklarda ve çatlak dolgu olarak gözlenir. Başta hematit olmak üzere, manyetit ve manganezli hematitten ya da bu minerallerin ayrışmasıyla meydana gelmiştir.

Sahada manganez tabakalarının genel doğrultusu KD-GB dır. Eğimleri 40-90 derece ile KB yadır. Gözlenebildiği kadarıyla bir tanesi hariç diğerleri tamamıyla spilit içersindedir. Cevherde hakim renk siyah, toprağımsı siyah ve koyu kahverengidir. [3]

 

Şekil 3.8.: Çevre tepe manganez yataklarından tipik üç tanesinin çevre kayaçlar içerisindeki yeri ve durumu

3.4. AKKAYA KÖYÜ ( FEKE / ADANA ) FLUORİT-BARİT YATAKLARININ JEOLOJİSİ

Feke yöresi gerek jeolojisi gerekse Fe , Pb , Zn ,cevherleşmeleri açısından Doğu Toroslar jeolojisinde kilit bölge durumu göstermektedir . Akkaya köyünün yaklaşık 1,5 km doğusunda katlar sırtı mevkiinde , Değirmentaş kireçtaşı birimi içerisinde filon tipli fluorit – barit yatakları gözlenmektedir .

Ayrıca önemli bir tüketim merkezine (İSDEMİR) demir hammaddesi sağlayan feke yöresi, fluorit mineralleşmesi açısından ele alındığında çalışmanın ekonomik jeoloji açısından başka bir amacını oluşturmaktadır. Bölgede yüzeylenen en yaşlı birim Emirgazi Formasyonu olup Alt  Kambriyen veya daha yaşlı olduğu düşünülmektedir. Başlıca kırıntılı kayalardan oluşan ve fosil içermeyen bu litostratigrafik Adana – Feke – Saimbeyli civarında halen demir cevherleşmeleri üzerine çalışmalar devam etmektedir. Adana – Kozan – Horzum ve Pınargözü sahalarında sfalerit, galenit, pirit, kalkopirit, simitsonit, zinkit, limonit, kalsit, barit ve kuvars bulunmaktadır.

            Fluorit – barit örnekleri x ışınları kırınım yöntemi ile yarı kantitatif olarak incelenmiştir. Bu inceleme , toz örnekler ve kristallerden alınan 2 mm kalınlığındaki lameller üzerine yapılmıştır.  Fluorit – barit yatakları filon halinde gözlenmektedir . 

 Sahada aynı zamanda kireçtaşları görülmektedir. Taze yüzeyi siyah–koyu gri, ayrışmış yüzeyi boz açık gri renkte olup, yer yer karstik boşluklu kireçtaşı – dolomitize kireçtaşıdır.

Her iki tip mineralleşme damar – filon şeklinde ve fakir bir parajeneze sahip olup, KB – GD gidişlidir.  Barit filonu tek düze bir kalınlık sunmakla beraber , flüorit filonu değişken kalınlıklar göstermektedir. Bölgede beyaz fluoritin yanı sıra mor flüorit, barit ve kalsit gözlenmiştir. Barit mineralleri iri kristaller halinde kalkşist içerisindeki filon başlangıcında görülmektedir. Hakim mineral topluluğunu barit oluşturur. Baritin HCL asit ile kolayca reaksiyona girmesi ayırtman özellik olarak tanımlamalarda kullanılmıştır.

Şekil 3.9.: İnceleme alanının bulduru haritası

Şekil 3.10.: Feke ve dolayının jeoloji haritası

Şekil 3.11.: Fluorit mineralleşmesine ait parajenez ilişkisi

Şekil 3.12.: Fluorit mineralleşmesine ait parajenez ilişkisi

3.4.1. FLUORİT

Kimyasal Bileşimi : CaF2

Kristal Sistemi : Kübik

Kristal Biçimi : Çoğunlukla kübik bazen de oktahedronlar , dodekahedronlar şeklinde kristallere sahiptir .

İkizlenme : (111) yüzeyinde sıkça interpenetrasyon ikizlerine rastlanır .

Sertlik : 4

Özgül ağırlık : 3.180

Dilinim : (111) mükemmel

Renk ve Şeffaflık: Morun değişik tonları, mav i,yeşil, sarı , beyaz, pembe , kahverengi , mavimsi siyah ; şeffaf-yarı şeffaf

Parlaklık:  Camsı

Ayırıcı Özellikleri: Ultraviyole ışık altında mavi sarı beyaz kırmızımsı renkler gösterir. Kalsitten daha serttir. Sülfirik asitte  çözünür.

Bulunuşu: Hidrotermal maden yataklarında yayagın olarak oluşan bir mineraldir. Sedimanter kayaların boşluklarında pnomatolitik yataklarda, sıcak su kaynaklarının oluşturduğu çökellerde, alpin tipi damarlarda, bazı granitlerde ve çok nadir olarak pegmatitlerde oluşabilir. Bir çok metalik maden yatağının gang minerali olarakta gözlenebilir. [4]

Resim 3.2: ( http://www.mta.gov.tr/mineraller/)

                        Flüorit Minerali

 

Şekil 3.13.: Fluorit örneğinden çekilmiş XRD diyagramı

3.4.2. KALSİT

Kimyasal Bileşimi: CaCo3

Kristal Sistemi : Heksagonal

İkizlenme: Yaygın; iki ayrı ikiz kanununa göre ikizlenir. Birincisinde ikiz düzlemitaban pinakoidi, ikincisinde ise rombohedral yüzeydir.

Sertlik: 3

Özgül Ağırlık:2.71

Renk ve Şeffaflık: Saf olduğunda renksiz veya beyaz ; gri ,sarı, kırmızı, yeşil, mavi, kahverengi, siyah renklerde de gözlenebilir; şeffaf yarı şeffaf

Parlaklık: Camsı-mat

Ayırıcı Özellikleri: HCL ile çok çabuk çözünebilmesi, dilinimi  şekli rengi ve sertliği

Bulunuşu: Doğada bol bulunan minerallerin başında gelir , karbonatlı sedimanter kayalarının ve metamorfik kayalarının ana bileşenidir. İkincil olarak granitlerdeki piroksen ve feldispatların bozulmasıyla oluşur.

 Resim 3.3: ( http://www.mta.gov.tr/mineraller/) Kalsit Minerali

3.4.3. BARİT

Kimyasal Bileşimi, BaSO4
Kristal Sistemi, Ortorombik
Kristal Biçimi, Çoğunlukla ince-kalın levhamsı kristalli, kısa-uzun prizmatik; bazen lifsi yada lamelli; tanesel
Sertlik, 3 - 3.5
Özgül Ağırlık,
4.5
Dilinim, {001} mükemmel
Renk ve Şeffaflık, Renksiz, beyaz, gri, sarımsı, kahverengimsi, yeşilimsi, kırmızımsı; şeffaf-yarışeffaf
Çizgi Rengi, Beyaz
Parlaklık,
Camsı
Ayırıcı Özellikleri, Yüksek özgül ağırlığı, dilinimi, kristal şekli, asitte çözünmezlik.
Bulunuşu, Orta-düşük sıcaklıkta meydana gelen hidrotermal damarlarda yaygın olarak bulunan bir baryum mineralidir. Bakır, kurşun, çinko, nikel ve gümüş yataklarında, kalsit, kuvars, fluorit, dolomit ve siderit ile birlikte bulunur.

Resim 3.4.:  (http://www.mta.gov.tr/mineraller/)

                       Barit Minerali

Şekil 3.14.: Barit mineralleşmesine ait parajenez ilişkisi

 

Şekil 3.15. : Barit örneğinden çekilmiş XRD diyagramı

3.5. KİSECİK (HATAY) ALTINLI KUVARS DAMARLARI

3.5.1. ALTININ GENEL ÖZELLİKLERİ

Altın grubu mineraller altın,gümüş,bakır ve kurşundur. Bu doğal elementlerin iç görünüşü kübik kafes durumundaki atomların durumuyla benzer yapıdadır. Altın nadir olarak kristaller halindedir. Doğal altın genellikle % 10-15 gümüş içerir.   Elektrum, %20 veya daha fazla gümüş ile doğal altını tamamlar.  Diğer metaller (palladyum,radyum,bakır,bizmut,civ a) çok az altın içerir.  Altın 1062 derecede ergir.  Kral suyundan başka asitlerde erimez.  Altın kimyasal ve mekanik şartlardan etkilenmez.

3.5.1.1. Altın Yataklarının Oluşumu

Hemen hemen bütün altınlar doğal durumda yerkabuğunda oluşur.  Kabuktaki altın iki tip maden yatağı arasında bulunur.  Hidrotermal damarlarda ve plaserlerde pekişmiş ya da pekişmemiş halde bulunur.  Altının oluşumu çoğunlukla hidrotermal evrenin epitermal safhasındadır.  Plaserler, hidrotermal damarların erozyonu ve hava koşullarından etkilenmesi sonucunda oluşur.

          Şekil 3.16.

       Volkanik sahalardaki sıcak su sistemleri

3.5.1.2. Epitermal Yatakların Özellikleri

Epitermal altın yatakları kayaçlar ile mineral içeren basınçlı sıcak sular arasındaki karmaşık kimyasal reaksiyonlar sonucu ortaya çıkmış, yüzeye yakın yataklardır.  Volkanik sahalardaki bu sıcak su sistemleri metalleri içinde bulundukları kayaçlardan çözmektedir.  Bu metaller çeşitli jeolojik yapı ve ortamlarda 1000 m’den yüzeye kadar olan derinliklerde sıcak su oluşumları şeklinde depolanmaktadır. Epitermal sistemlere dünyanın birçok yerinde rastlamak mümkündür.

Volkanik süreçler kayaçların içinde bulunan ve büyük bir bölümü yağmurlardan kaynaklanan suların ısınmasına neden olurlar. Volkanik sistem içerisindeki bu sular assedent olarak derindeki gözenekli kayaçlar içinde dissemine altın yataklarını oluşturmuştur.  Daha yukarılarda ve daha az gözenekli kayaçlar içinde ise ince damarlı cevherleşmeler oluşur. Epitermal yatakların en önemli özelliği alterasyondur.  Alterasyon killi ve silisli zonlar şeklinde kendini belli eder.    Çözeltilerin yüzeye doğru yükseldikçe basınç kaybetmesi nedeniyle alterasyon zonlara ayrılır.  Alterasyon epitermal altın yataklarının araştırılmasında başarılı bir klavuzdur.  Hidrotermal eriyiklerde ise altın serbest iyonlar halinde bulunur.

Şekil 3.17.: Bir jeotermal sistemin oluşturduğu epitermal altın yatakları

3.5.1.3. Plaser Altın Oluşumları

Türkiye’de tarihi çağlardan beri bilinen ve altın üretimi yapılmış olan oluşumlar genellikle plaser yataklara bağlı oluşumlardır.

Bundan başka siyenitik, granitik, granodiyoritik, diyoritik intrüzyonların içinde ve yakın çevresinde altın oluşumları olabilir.

3.5.1.4. Kisecik Altınlı Kuvars Damarlarları

Hatay, Kisecik altınlı kuvars damarlarının bulunduğu  bölge Kızıldağ ofiyolitinin güneydoğu kesiminde Antakya il merkezinin 11 km KB sında yer alır.  Kızıltepe ve Delikli tepe diyabaz dayklarıyla çevrili kuvars damarları içinde bulunur.

Tektonik zonlar ve diyabaz daykları arasındaki zayıf zonlara yerleşen altınlı kuvars damarlarının kalınlıkları 10-140cm asbest ve manyezit cevherleşmeleri de görülmektedir.

Altınlı Kuvars Damarları diyabaz dayklarının zayıf zonlarına yerleşmiştir.  Bu yerleşme sırasında metasomatoz etkin olmuş bu da yan kayaçta alterasyona neden olmuştur.  Arasında  değişmektedir.  Parajenezde sülfürlü mineraller hakim durumdadır.  İnceleme alanının kuzey kesimlerinde krom cevherleşmeleri başta olmak üzere;

İncelemelerdeki cevher mineralleri: Altın, pirit, kalkopirit, arsenopirit, pirotin, markazit, sfalerit, galen, neodijenit, kalkovin, kovelin, kübanit, rutil,

Gang mineralleri ise; Kuvars, serisit, klorit, flogopit ve karbonattır.[5]

Şekil 3.18.: Cevher yan kayaç ilişkisi

KUVARS             

Koesit,kristobalit,stishovit ve tridimit ile polimorftur.

Kristal sistemi:Hegzagonal

Kristal şekli ve biçimi:Kristaller genellikle prizmatik ,iri-ince taneli, kriptokristalin, keza kütlesel sarkıt şeklinde

Özgül ağırlık: 2,65

Sertlik :7,0

Kırılma yüzeyi: Yarı konkoidal ;konkoidal ,pürüzlü veya kıymıklı(kütleseller);pürüzlü,çentikli,kıymıklı,(lifsiler).Kırılgan

Renk ve saydamlık:Genellikle renksiz veya beyaz.Saydam,yarısaydam

Parlaklık:Camsı

İkizlenme:Yaygın,Dauphin ikizi,Brezilya ikizi,Japon ikizi

Ayırt edici özellikler:Kristal şekli,konkoidal kırılması parlaklığı,sertliği

Oluşum ve parajenez: Yaygın olarak bulunan bir mineraldir. Magmatik ve metamorfik kayaçların birçoğunda kayaç yapıcı mineral olarak ,granit pegmatitlerde ana mineral,hidrotermal oluşumlu metal içerikli damarlarda gang minerali olarak bulunur.Sertliği ve dayanıklılığı nedeniyle birçok sedimanter kayaçta ana mineraldir. Boşluk dolgusu olarak jeodlarda bulunur.

Kullanım alanları: Cam sanayisi ,yapı  endüstrisi,seramik sanayisi,kimya sanayisi ile optik ve fizik alet yapımında ve yarı değerli taş olarak kullanılır.

Türkiyede bulunduğu yerler : Afyon-Emirdağ, Ankara-Bala, Aydın-Bozdoğan, Çine ; Bilecik-Söğüt ; Çanakkale-Yenice; Denizli, Manisa,Kütahya, Kayseri

Dünyada bulunduğu yerler: Brezilya ,İngiltere, Hindistan , Japonya,Kanada, Almanya, Romanya, Meksika, Güney Afrika Ülkeleri, Küba ,Şili, Fransa, ABD,İtalya ,İskoçya

İsmin kaynağı : Kuvars isminin , ‘çapraz-damar-cevheri’anlamındaki eski sakson kelimesi olan ‘Querkluftertz’den türemiş olduğu sanılmaktadır.[http://www.mta.gov.tr]

 

kuvars_kuvarsit

Şekil 3.19

Türkiye Quartz haritası

   kuvars-Balya-Balıkesir.jpg (129621 bytes)

   masif kuvars-çan-çanakkale1.jpg (110960 bytes)  kuvars kristalleri-yenice-çanakkale.jpg (113660 bytes)

Resim 3.5. kuvarslar

 

3.5.2.1. Cevher Mineralleri

3.5.2.1.1.  Altın(Au)

Bakır oksidasyonu ve limonitleşmenin yaygın olduğu kesimde çok az miktarda altına rastlanmıştır.

  3.5.2.1.2. Pirit (FeS2)

Piritler damarların her kesiminde görülmekle birlikte alt kısımlarda daha fazladır.  Piritler arasında şekil, doku ve diğer sülfitlerle olan ilişki farklılıkları göze çarpmaktadır.  Piritler arasında belirgin renk farkları vardır.  Bu özellikler gözönüne alınarak piritler 3’e ayrılmıştır.

a-Primer Piritler

Öz, yarı özşekilli ve özşekilsiz ve düzensiz olarak yaygın biçimde görülmektedir.Başta kalkopirit olmak üzere diğer sülfitler ve kuvars tarafından sarılmakta ve çatlaklar bu mineraller ile doldurulmaktadır.Bu piritler kalkopirit içinde yüzen iskelet şeklini almıştır.  Damarların alt kesimleri diğer sülfitler bakımından azalmış, pirit bakımından fazlalaşmıştır.

b- Pirotinden Dönüşen Piritler

Bunların içinde kapanım halinde pirotin korunmaktadır.Ayrıca pirotinden pirite dönüşüm sırasında pirit-markazit karışımı bir geçiş ürünü olan mineral yer almaktadır.Hem yüzeysel ayrışma hem de düşük ısılı hidrotermal ayrışma vardır. Genelde bu tip piritler hafif anizotropi gösterirler.

c- Genç Piritler

Bu çok genç piritler kalkopiriti kesmekte ve onun çatlaklarına dolmaktadır.

KALKOPİRİT (CHALCOPYRITE— CuFeS2)

Kristal sistemi: Tetragonal.

Kristal şekli ve biçimi: Genellikle tetrahedral, kütlesel, bazen üzüm salkımı gibi.

Özgül ağırlık: 4,35.

Sertlik: 3,5 - 4,0.

Dilinim: {01 1} bazen belirli.

Kırılma yüzeyi: Konkoidal, pürüzlü. Kırılgan.

Renk ve saydamlık: Pirinç sarısı, genellikle bronz lekelenmeli, opak.

Çizgi rengi: Yeşilimsi siyah.

Parlaklık: Metalık

Ikızlenme: {112}(012}

Ayırt edici özellikleri: Rengi ve çizgi rengi, nitrik asitte çözünmesi.

Alterasyon: Kalkosin, kovellin, krizokol ve malahite altere olur.

Oluşum ve parajenez: En yaygın bakır minerali ve önemli bir bakır cevheridir. Magmatik kayaçlarda, hidrotermal damarlarda pirit, pirotin, kasiterit, sfalerit, galenit ile beraber bulunur. Pegmatitlerde, kristalin şistlerde, kontakt metamorfik yataklarda da oluşur. Porfiri tipi bakır yataklarının önemli bir mineralidir.

Kullanım alanları: Önemli bir bakır cevheridir.

Türkiye’de bulunduğu yerler: Artvin, Balıkesir, Bursa, Diyarbakır, Elazığ, Giresun, Gümüşhane, Kastamonu, Kırklareli, Kahramanmaraş, Ordu, Rize, Sivas, Siirt, Tokat, Trabzon, Yozgat.

Dünyada bulunduğu yerler: İngiltere, eski Çekoslovakya, İspanya, Fransa, Avusturya,Güney Afrika, ABD, Kanada, Meksika.

İsmin kaynağı: İsmi, Yunanca “pirinç” anlamındaki bir kelime ile “ateş” anlamındaki ‘pirit” sözcüğünün birleşmesinden oluşmuştur.[http://www.mta.gov.tr]

3.5.2.1.3. Kalkopirit(CuFeS2)

Kalkopiritler ksenomorf taneler halinde anizotrop,kataklastik,çatlakları boyunca neodijenite , kalkozin ve koveline dönüşmüştür.  Kalkopirit içinde sfaleritle kalkopiritin aynı zamanda oluştuğunu gösteren ve sıcaklığın fonksiyonu olan sfalerit ayrılım yıldızcıkları görülür.Kalkopiritin çatlak dolgusu ve kalkopirit içinde kapanım halinde sfalerit vardır. Ayrıca sfalerit içinde de kapanım ve çatlak dolgusu olarak kalkopirit bulunur.

Kalkopirit  psödömorf olarak götit ve neodijenite dönüşmüş, kenarlarda ise alterasyon ve bakır zenginleşmesi gelişmiştir. Kalkopirit gang tarafından yenmiş ve gang içinde kapanımlar halinde görülmektedir.

3.5.2.1.4. Arsenopirit(Mispikel, FeAsS)

Çoğunlukla iri idiyomorf kristaller çok iri lata şeklinde prizmatik kristaller halinde özşekilli,bir kısmı rombusal, iri ksenomorf kristaller halinde görünür.Çatlaklarda kenar ve dilinimler boyunca skorodite dönüşmüştür.Yine çatlaklar kalkopirit ve kuvarsla dolmuştur.

Arsenopirit kenarlarında bazen yeşil ve kahverengi anizotropi veren kalkozin ve kovelinler gelişmiştir.Arsenopiritler kalkopirit ve sfaleritten önce fakat piritlerden sonra oluşmuştur.

Arsenopiritlerin içinde sfalerit inklüzyonları bazende kenarlarında demirce zenginleşmeler görülür.

3.5.2.1.5. Pirotin (FeS + X)

Piritin içinde kapanım halindedir. Zamanla pirite dönüşen pirotinde bu dönüşüm sırasında ara ürün olarak ta markazitler yer alır.

 3.5.2.1.6. Markazit (FeS2)

Piritlerin içinde kapanım halinde kalan  markazitler parajenezde ilk önce oluşan mineraldir.  Rutile benzer iç yansıması mavi anizotropisi tipik özelliğidir. Markazit duraylı değildir bu yüzden pirite dönüşür.  Pirotinden pirite dönüşüm sırasında markazit +pirit karışımı bir mineral görülür bu da ara ürün olarak tanımlanır.

3.5.2.1.7. Sfalerit (ZnS)

Çoğunlukla özşekilli, yarı özşekilli veya  özşekilsiz olarak bulunur. Gri renkli izotroptur. Tektonizma sonucunda yer yer parçalanıp ufalanmıştır.cevher kırık hatlarına yerleştiği için çok hareket etmiştir.cevher oluştuktan sonra da kırılmalar meydana gelmiştir.

Demirce zengin olan sfaleritler kırmızı iç yansıma verirler.demirce zengin olan sfaleritlerin kırmızı iç yansıma vermeleri mezotermal katatermalarası sfaleritler olduğunu gösterir.

3.5.2.1.8. Galen (PbS)

Arsenopirit çatlak dolgusu olarak görülmektedir.Açık gri, kirli beyaz renkleri, yansımasınınolmaması ve sertliğinin kalkopiritten fazla olması gibi özellikleriyle diğer minerallerden ayrılır.

3.5.2.1.9. Neodijenit (CugS5)

İkincil mineral olan neodijenit, kalkopiritin kenar ve çatlaklarında mavi renkli ince damarlar halinde veya kalkopiriti ornatmış durumda bulunur.Aynı zamanda sfaleritin kenar ve çatlaklarında yer almaktadır.Neodijenitler ileriki aşamalarda koveline dönüşmüşlerdir.

  3.5.2.1.10. Kalkozin-Kovelin(Cu2S-CuS)

Kalkopiritin dilinim ve çatlakları boyunca görülen kuvvetli anizotropi veren kovelinler neodijenitten dönüşmüşlerdir.Sfalerit ve arsenopirit kenarlarında çok az oranda ince bantlar halinde görünürler.

3.5.2.1.11. Kübanit (CuFe2S3)

Kalkopiritin içinde paralel ince lameller halinde kristalografik doğrultulara paralel uzanan kübanit pembemsi renktedir. Çift kırılması yok denecek kadar azdır.

3.5.2.1.12. Rutil (TiO)

Hidrotermal ortamda ilmenit demir kaybederek rutile dönüşmüştür.Gang içinde oldukça fazla görülen rutil özellikle kloritli kesimlerde tane yığışımları şeklinde görülmektedir.   Arsenopirit ve piritler içinde kapanım halinde yer almaktadır.

Sonuçta iki tür rutil ortaya çıkmaktadır; Birincisi kayaçla birlikte oluşan ve daha sonra sülfitler tarafından sarılan rutiller ikincisi ise ilmenomanyetitten dönüşme rutillerdir.  İlmenomanyetit her zaman rutil, anatas ve hematite dönüşme gösterir.

3.5.2.2. Gang Mineralleri

3.5.2.2.1. Kuvars (SiO2)

Piritten önce oluşan kuvarsların olduğu gibi tüm pirit, kalkopirit, arsenopirit ve sfaleriti kesen kuvars damarları vardır ki bunlar genç kuvarslardır. Düşük  ısılı boşluklarda gelişen kuvarslar böbreğimsi yapıdadır.  Alt kısımlarda hematit tarafından boyanan kırmızı renkli kuvars ve karbonatlar vardır.kuvars diğer gang mineralleri klorit ve serisit ile iç içe, yan yana büyüme göstermektedir.

3.5.2.2.2. Klorit (Mg3(Si4O10)(OH)2Mg3(OH)6)

Makro olarak siyah renkli kloritler damarların alt katlarında görülür.  Kloritler diyabazdan alınmış cevhere eşlik etmektedir. Kloritler ışınsal olarak görünmektedir.

3.5.2.2.3. Flogopit

Demiri az olan mikadır.gang içerisinderadyal ışınsal hafif sarı olarak görünmektedir.

3.5.2.2.4. Karbonatlar

Kalsit ve demir içerikli dolomitlerden oluşan karbonatların hematit tarafından boyanmış olanları kırmızı renkte görünür.[5]

3.6. DÖRTYOL – ERZİN ARASINDA KROMİT CEVHERLEŞMELERİ

3.6.1.Dolerit-Diyabaz Daykları

Bu dayklar çoğunlukla gabrolara tedricen sokulum yaparak spilitler arasında ara üniteyi meydana getirmektedirler. İncelenen alandaki dolorit ve diabaz daykları makroskobitk olarak görünüş ve tane büyüklüğü bakımından gabrolara benzemektedirler. kalınlıkları yaklaşık olarak 0,5-10 m. arasında bulunan dolerit ve diabaz daykları ofiyolitik seriye ait diğer birimleri kesmektedirler.

Şekil 3.19.: Dörtyol-Erzin arası Jeoloji Haritası

3.6.2. CEVHERLEŞMELER

Çalışma bölgesinin en önemli cevherleşmesi kromittir. Bölgedeki ofiyolitlerin kırık ve çatlak hatları boyunca gelişmiş manyezit, krizotil damaları inceleme alanının ikinci ekonomik değere sahip cevherleşmelerini oluşturur.

İnceleme alanındaki cevherlemeler Kızıldağ ofiyolitik masifinin içinde ve Türkiye ofiyolitik kuşakları içinde Güney veya Periarap ofiyolitik kuşağında bulunmaktadır. İncele alanında ancak birkaç yerde ekonomik değerde kromit mostrası bulunur.

Türkiye kuşaklarında yaygın olarak görülen alpin (pidiform) tipindeki gromit cevherleşmelerine inceleme alanında rastlanır. Çalışma bölgesinde işletilmiş birkaç maden ocağı bulunmaktadır. Bölgenin bir çok değişik yerlerinde köylüler tarafından kromit çıkarılmaktadır.

Bölgede başlıca üç tıp kromit cevheri görülür. Bunlar kopmakta veya masif, saçınımlı ve bandlı cevher tipleridir. Bu tiplerin en yaygın olanı kopmak cevherdir. Saçınımlı bölgede cevher hemen her yerde görülür. Bandlı cevher ise özellikle dünitik zonlarda olivinin hakim olduğu  steril bandlarla ardalanmalı olarak gözlenir.

Saçınımlı kromitlerde oldukça sık rastlanan cevher tiplerindendir. Tamamen serpantinleşmiş olivin içi diğer tipe göre daha küçük boyotlu ve çok kez otomorf ve ksenomorf şeklindedir. Kompakt kromıtine göre daha az deforme olduklarından genellikle tek kırık şebekesi gösterirler.

Tabakalı veya bandlı cevher tipi çalışma bölgesinin / tır çok yerinde gözlenmekte olup, kromitçe zengin bandlarla, olivinin hakim olduğu bandlar Cevher özellıkler ± bakımından daha çok saçınımlı kromitlerle büyük benzerlikler gösterirler. Bunlarda da otomorf ve ksenomorf  şekilli kristaller çoktur ve az çatlaklıdırlar.

Bandlı kromitlerin oluşumu bugüne kader mağma odasında kümülatların oluşumu gibi açıklanagelmiştır. Bu tip kromitler kromit, olivin ve çok az orandaki piroksen kristallerinin ultrabazik silikat mağmasından ayrılarak ve üst üste birikerek, nispeten yan konveksiyon akımlarının etkili olmadığı ortamda mağmatik sedimantasyonla oluşmuştur.

3.6.3.KROMİT  (Chromite)

FeCr2O4

Kimyasal bileşim: Biraz Mg, Fe+2’nin yerini daima almaktadır; biraz Al ve Fe+3 ise kromun yerini alabilir.

Kristal sistemi: Kübik

Kristal şekli ve biçimi: Kristalleri küçük ve ender! oktahedral. Genellikle kütlesel, tanesel, kompakt.

Özgül ağırlık: 4,5 – 4,8.

Sertlik: 5,5

Dilinim: Yoktur.

Kırılma yüzeyi: Pürüzlü, Kırılgan.

Renk ve saydamlık: Demir siyahı ile kahverengimsi siyah. Yarı saydam, opak.

Çizgi rengi: Koyu kahverengi.

Parlaklık: Metalik - yarı metalik.

Ayırt edici özellikleri: Yarı metalik parlaklığı genellikle belirleyicidir. Çizgi rengi ve zayıf manyetik özelliği ile manyetitten ayırt edilir. Boraks incisini yeşile boyaması karakteristiktir.

Oluşum ve parajenez: Kromit, peridotitlerin ve özellikle serpantinitlerin yaygın bir mineralidir.

Kromit, soğuyan magmadan ayrılan ilk minerallerden olup, büyük kromit yataklarının rnagmatik diferansiyasyon ile oluştuğu düşünülmektedir. Ağır mineral olarak kumlarda; meteoritlerde bulunur.

Genellikle olivin, piroksen, kromspinel, krom idokras, uvarovit, krom klorit, magnetit, pirotin, nikelin ile beraber bulunur.

Kullanım alanları: Tek krom cevheridir. Metallurjide, refrakter olarak ve kimya sanayisinde kullanllır. Paslanmaz çeliğin başlıca bileşenidir.

Türkiye’de bulunduğu yerler: Muğla-Fethiye, Erzincan-Kopdağı, Çankırı, Eskişehir, Bursa Orhaneli, Bitlis, Siirt, Elazığ -Guleman, Hatay, Adana, Mersin, Konya, Antalya, Denizli-Acıpayam, Sakarya, Kastamonu, Tokat, Sivas, Çanakkale, Kütahya. Kayseri.

Dünyada bulunduğu yerler: Anadolu, Rodezya, Küba, Hindistan, Fransa, Almanya, eski SSCB, ABD, Yeni Zelanda, Norveç, Bulgaristan, eski Yugoslavya, Zimbabwe.

İsmin kaynağı: İsmi, bileşiminden gelmektedir.

KRİZOTİL (CHRYSOTILE)

Mg3 Si2 O5 (OH)4

Kristal sistemi : Monoklinik

Kristal şekli ve biçimi: Kütlesel, çok ince lifsi

Özgül ağırlık: 2,56

Sertlik: 2,5

Renk ve saydamlık: Beyaz, gri, sarı, yeşil, kahverengimsi. Yarı saydam

Parlaklık: İpeksi, bazen yağımsı.

Ayırt edici özellikleri: Lifsi oluşu, bükülebilir olması.

Oluşum ve parajenez: Serpantinler içinde çapraz lifli damarcıklar halinde bulunur.

Kullanım alanları: Uzun lifli olanlar kriztotil asbest olarak kullanılır. Krizotil liflerinin, çekilme mukavemeti amfibol liflerinden daha fazla, asitlere ve ısıya dayanıklılığı ise daha azdır.

Türkiye’de bulunduğu yerler: Bilecek; Bursa-Orhaneli; Çankırı – Şabanözü; Çanakkale-Kızılelma, Çan, Biga, Kazdağ, Yenice; Eskişehir; Erzincan-Ilıç; Hatay-Kızıldağ; İzmir –Urla; Muğla –Köyceğiz; Sivas Divriği, Beypınarı, Kangal, Zara.

Dünyada bulunduğu yerler: ABD, Kanada, eski SSCB,İtalya, Rodezya, güney Afrika Cumhuriyeti, Kıbrıs.

İsmin kaynağı: İsmi, Yunanca altın anlamındaki “chrusos”, ve lif anlamındaki “tilos” kelimelerinden gelmektedir.

Manyezit Cevherleşmesi

Araştırma bölgesinde genelde serpantinleşmenin çok fazla olduğu kesimlerde özellikle Topça Topçam Tepe ile kelibil Tepe ve Gök civarına yol boyunca bulunan kayaların kırık ve çatlaklarında rastlanmıştır. Bu cevher makro olarak beyaz , gri renklerde gözlenmektedir. Manyezit cevherleşmesi bulunmaktadır.

Uzunlukları ise yaklaşık olarak 30-50 cm arasında değişmekte. Ayrıca ayrıca ekonomisi  olup olmadığı araştırılmamıştır.  [7]

3.7. M. BEYLİ TATARLI, ASLANPINARI YAŞLI BAZALTLARININ JEOLOJİSİ VE PETROGRAFİSİ

BAZALTLAR

Berende Tepe civarında yayılım gösteren ve İsalı formasyonunu ile arasında diskordan ilişkisi olan bazaltlar; koyu gri-siyah renkli, mikroskobik olarak gaz boşluğuna rastlanmamakla birlikte yapılan mikroskobik çalışmalar neticesinde gaz boşluğu oranı % 10-15 arasında değişti görülmektedir. Bu bazaltların kalınlığı tam olarak bilinmemekle beraber bölgede yapılan sondajlardan 30-40 m kadar olduğu tahmin edilmektedir.

İnce kesit incelemeleri sonucunda masif görünümlü bazaltlar içinde Plajiyoklas olivin, proksen, opak mineraller ve Gaz boşluklarına rastlamıştır.

Prizmatik debi gösteren bazatların kalınlığı 1-3 m arasındadır. Bunlar genellikle köşeli ve çok gözeneklidirler. Sütunsal debili altıgen şekilde bulunan bazaltlar , plato bazaltlarının tipik özellikleridir. Gözenek boşlukları büyüklüğü 0,5-4 cm arasında değişmekte fakat genellikle 1-2 cm boyutlu gözenekler daha yaygın görülmektedir.

Bazaltlar üzerinde görülen gaz boşlukları ergimiş haldeki bir lavın serbest havaya çıktığı zaman, içindeki gazlar mikroskobik kabarcıklar şekilde dışarı çıkmasıyla oluşurlar. Bu küçük kabarcıkların birleşmesiyle iri gaz boşlukları meydana gelmiştir. Çapları birkaç mm ile birkaç cm arasında değişmektedir.

Masif yapılı bazaltlar çok sert ve çekiç darbesiyle parça koparmak oldukça zordur. Fakat sütunsal debili bazaltlar içlerindeki gaz boşluk oranının fazla olmasından dolayı sertlikleri daha azdır.[6]

3.8. POZANTININ DOĞU VE K.DOĞUSUNDA BULUNAN KURŞUN – ÇİNKO YATAKLARI

Bu bölgede Akdağ ve Karıncadağ’daki kurşun ve çinko yataklarının jeolojik, mineralojik,kimyasal ve jeokimyasal verilerde gözönünde bulundurularak incelenmesi yapılmıştır. Akdağ ve karıncadağ’da mermer ve kireçtaşları içinde kırık,çatlak ve karstik boşluklarda görülen Zn-Pb cevherleşmelerine en yakın konumdaki Bolkardağ,Horzum, Tekneli ve Engizek yataklarında da benzer gözlemler yapılmış ve çok yakın yataklanma özellikleri vurgulanmıştır.Zn-Pb cevherleşmelerini oluşturan kaynak konusunda çeşitli fikirler ortaya konulmuştur.Bugüne kadar ortaya konulan  görüşlerin çoğu bu yataklarda 1950-1970’li yıllar arasında kısa süreli çalışmalar yapan Blumental (1956), Vache (1964), Kruse (1966), Petrascheck (1967), Metag ve Stolberg (1971) gibi yabancı jeologların MTA veya Çinkur adına gerçekleştirdikleri çok ayrıntılı olmayan araştırma sonuçlarına dayanan, jenez modellerinin etkisinde kaldıkları göülmektedir.

            Bolkardağ çinko-kurşun cevherleşmeleri üzerinde oldukça ayrıntılı çalışmalar yapan Çalapkulu (1979) ve Temur (1992) özellikle yankayaç ve cevher mineralleri üzerinde gerçekleştirdikleri çok sayıda kimyasal analizlerdeki  iz element içeriklerine dayanarak kökensel yoruma gitmişlerdir. Bolkardağ kurşun-çinko cevherleşmeleri için Kruse (1966)’nin ileri sürdüğü sedimanter yatak tiplemesi reddedilmiş ve mermerler içindeki bu yataklara Temur (1992), strata-bound tipli  yatak demiştir. Her iki yazar da birincil sülfürlü faz ile ikincil karbonat ve oksit fazını daha önceki çalışmalarda da ileri sürüldüğü gibi aynen kabul edilmiştir. Çünkü galen+sfaleritin yanı sıra pirit ve seyrek olarak da kalkopirit parajenez içinde yer aldığı, birincil faza hemen hemen her ocakda rastlanmıştır.

            İnceleme alanına benzerlik gösteren diğer bir çinko – kurşun cevherleşmesi olan Horzum(Adana) bölgesinde de benzer durumlar görülmüştür (Bingöl ve Yıldırım.1983 a,  b; Temur,  1986), Araştırıcılar Horzum yöresi çinko-kurşun yataklarını oluşturan çözeltilerin hipojen karekterli olduklarını ve kesin bir mağmatik  kaynak önerilemediği için de dolaylı bir mağmatik kaynak olabileceğini  vurgulamıştır. Muhtemelen granitik bir sokulumu gömülü olduğunu, gerek bugünkü gereksede Miyosen öncesi ayrışma yüzeylerine göre  daha derin konumda  bulunduğu belirtilerek, inceleme alanında kuzey ve kuzeydoğu kesimlerinde görülen birçok Zn-Pb yataklarında  da belirgin bir granitik sokulum görülmemesine rağmen hidrotermal oluşum modelleri öngörüldüğü belirtilerek Horzum için gömülü granit modeli savunulmuştur.  [8]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı